ŞEÇİCİ OLMANIN ZORUNLULUĞU
‘Her gün sadece yirmi dakikanı ayırarak…’, ‘her gün bir saat erken kalkarsanız…’, ‘yatmadan önce on dakikanızı ayırıp bunu yaparsanız…’ diye başlayan onlarca cümle duyuyoruz son zamanlarda. Evet günde bir saatimi ayırırsam düzenli spor yapabilirim, günde yarım saat ayırsam düzenli kitap okuyabilirim, on beş dakikamı ayırsam her gün yüz yogası yapabilirim, her akşam bir saat başına otursam o çok istediğim online kursu tamamlayabilirim, ne zamandır beklettiğim o diziyi izleyebilirim, bir enstrüman çalmayı öğrenebilirim, dans kursuna gidebilirim, yılda yirmi kitap bitirebilirim, yüzmeyi öğrenebilirim, arkadaşlarımla buluşabilecek zamanı bulabilirim ve dahası… Ama hepsini yapamam değil mi? Gerçekçi olmamız gerek. Bizlerin gün içinde temel sorumluluklarımızdan arta kalan sınırlı bir zamanı var ve bu süre içinde istediğimiz her şeyi yapamayız.
Her ne kadar yapmak istediğimiz şeyleri seçmekte daha özgür olduğumuz ve çok daha fazla seçeneğimizin olduğunu düşündüğümüz bir çağda yaşasak da bu çağın da kendine has engelleri var ki zaman bunların en önemlisi. Zamanımızın sınırlı oluşu… Bu yüzden bu sınırlı zamanda ne yapacağımızı iyi seçmeliyiz. Bu uzun listeden ancak birkaç şey seçebiliriz. Bu sebeple en’lerimizi bulmak zorundayız. Bize en iyi gelecek olan, en çok istediğimiz, ya da en çok ihtiyacımız olan hangisi?
Bunu belki sadece kafa dağıtmak için yapmak istiyoruz, belki kendimizi geliştirmek, belki yeni bir kariyer hedefi için, belki ruh sağlığımıza iyi gelsin diye, belki beden sağlığımız için ya da olmak istediğimiz kişiye katkı sağlaması için. Neyi neden istediğimizi, neye ihtiyacımız olduğunu, bize neyin iyi geleceğini bir yetişkin kafasıyla bulmak zorundayız. Ancak o zaman, seçeneklerin çokluğunun karmaşasından kurtulmuş, kısıtlı kişisel vaktimizi en verimli ve en keyifli şekilde kullanmış oluruz.
Bu sayede hayatın sıradan akışından bir an için çıkmış ve nefeslenmiş oluruz. Kendimiz için bize iyi gelecek bir şeyler yapmış olmanın keyfini yaşarız. Kişisel ihtiyaçlarımız karşılanmış olur. Bu belki sosyal bir paylaşımla, belki üretmenin hazzı ile olur. İlerlememiz gereken bir konu varsa ilerleriz. Derinleşmemiz gereken bir konu varsa derinleşiriz. Uzmanlaşmamız gereken bir konu varsa uzmanlaşırız. Bu sayede hayattan tatmin sağlarız ve sonunda sürekli birçok şey düşünüp yapmamanın getirdiği o büyük yılgınlık duygusundan kurtulmuş oluruz.