DENEMELER

BAZI YANILSAMALAR

Her insan hayata bir noktadan başlar ve gayesi başladığı noktadan yeterince ileride bir noktada hayatı tamamlamaktır. Bu, hayatın temel dinamiğidir ve hemen her insanı tatmin edecek bir şeydir. Çünkü emek isteyen bir ilerleme kaydedilmiştir ve üzerine çalışılmış bir hayat yaşanmıştır.

Fakat günümüzde bu sistem bazı önemli engellere takılıyor. Örneğin sosyal medyanın getirdiği ‘kıyaslama’ engeline. Eskiden insanlar sadece çevrelerindeki sınırlı sayıdaki insanın hayatını görürken şimdi her an dünyanın herhangi bir yerinden ve herhangi bir kültürden birçok insanın hayatına tanıklık ediyorlar. Bu durumun sonucu olarak kendilerinden çok farklı noktalarda hayata başlamış ve çok farklı noktalara ulaşmış insanlara bakıp bir kıyaslama yapıyor ve kendilerini yetersiz, değersiz ya da başarısız görüyorlar. Her an başka bir insan olma hayaliyle kafaları karışıyor. Bazen mutlu bir evliliğe, bazen bekarlığın özgürlüğüne, bazen bir spritüaliste bazense bir reklam yüzüne özeniyorlar. Bazen lüks ve hareketli hayatlar cezbedici gelirken bazen de tamamen izole bir hayat yaşamak istiyorlar. Çeldiriciler o kadar çok ki aslında kendilerinin gerçekte ne istediğini ve neye ihtiyaç duyduğunu bilmiyorlar. Bunun sonucu olarak da hayata karşı gayretleri gün gün azalıyor ve hiçbir şey yapmayan, sadece anlamlı veya anlamsız bir şeyler yapan insanları ‘izleyen’ insanlara dönüşüyorlar.

Bu konuda kendimize yapabileceğimiz en büyük iyilik kendimizi ‘kendimizle’ kıyaslamaktır. Her gün, her an bambaşka insanlara dönüşemeyiz. Olmak için doğduğumuz bir şeyler var. Onun peşine düşmeliyiz. Öncelikle ne istediğimizden ve bize neyin iyi geleceğinden emin olacak kadar kendimizi tanımalı ardından olmak istediğimiz noktayı belirlemeliyiz.  Onu bulduğumuzdaysa ona yaklaşmak için her gün emek vermeli, vaktimizin en azından bir kısmını bunun için ayırmalıyız. Daha sonra neler yaptığımıza ve ilerleyip ilerlemediğimize bakabiliriz. Bu noktada kendimizi ‘kendimizle’ kıyaslayıp eleştirebilir ya da takdir edebiliriz. Kendimizi kendi özelliklerimiz, yeteneklerimiz ve potansiyelimiz üzerinden değerlendirdiğimiz için de kendimize haksızlık etmemiş oluruz.

İşte gerçek hayat ve gerçek ilerleme budur. Hayat hiçbir zaman bizden tek bir adımla dağları devirmemizi beklemez. Kendi yolumuzda istikrarlı adımlarla ilerlememizi, bazen düşüp sonra tekrar ayağa kalkmamızı ve kendimiz olarak var olmamızı ister. Bizden küçük cesaretler ve farkındalıklar bekler. Sonrası, hikayemizdir. Kendimiz kadar, kendi hızımızda ve olması gerektiği gibi.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir