BİÇİLMİŞ ROLLER
Bu hayattaki en anlamlı şey belki de hayatı dengede yaşamak. İnsanın en çok bilmesi ve yapması gereken şey. Olgunluğun, olmuşluğun anahtarı. Yaşadığımız her şeyde dengede olmak…Aşırıya kaçmamak, aşırı kısmamak; severken tapmamak, nefretten öldürmemek; sırf iyi olmak için kendinden vazgeçmemek, kendin olmak adına bencil, gaddar olmamak; kimliksiz kalmamak, öte yandan ‘ben’ olabilmek için ötekileştirmemek; sahip olmak için köleleştirmemek, özgür olmak adına can yakmamak ve belki de en önemlisi tanrıyı oynamamak ama kendini de atıl görmemek…
Ama çok zorlanıyor insan bu dengeyi kurmakta. Ya da belki farkında bile değil bu düzenin. Ya ilah ilan ediyor kendini, tüm dünyaya meydan okuyor ya rüzgardaki yaprak misali tüm gücünü başka bir varlığa teslim ediyor.
Peki hangisi insan gerçekte? Hiçbiri. Bu aşırı uçların hiçbiri. İlah değil, ölümsüzlüğü bulamadı henüz. Ama cennet yapma potansiyeli de var bu dünyayı. İradesiyle, öngörüsüyle, aklıyla, mantığıyla, dürüstlüğüyle, merhametiyle ve adaletiyle… Oysa onun yaptığı korkaklığıyla, tembelliğiyle ve sorumsuzluğuyla cehenneme çevirmek yaşadığı gezegeni. Sonra bir köşeye çekilip rüzgarın savurduğu yaprak rolüne bürünmek.
Büründüğümüz roller, geleceğimizi şekillendirecek. Dilerim bu hayatta herkes, kendisi için biçilmiş en doğru role bürünsün. Ve dilerim herkes, kendi eksiğiyle yüzleşme cesareti göstersin. Halil Cibran’ın da dediği gibi “Elini kirletmemiş olan büsbütün temiz değildir, elini suça bulamış olanın yaptıklarından ötürü.”