
EĞİTİM BİR KİTLE İMHA SİLAHI
Zorunlu okul eğitimiyle çocukların işçi olarak yetiştirildiğini, sorgulamayan karşı çıkmayan, uyuşmuş, yaratıcılıktan ve hayal gücünden uzak, hepsinden acısı kendine güvenden uzak yetiştirildiğini söylüyor kitap.
Tüm bunların devletler ve ekonomi devlerinin işbirliğiyle yapıldığını, ‘ergenlik’ kavramının sırf çocukluk süresini uzatmak için icat edildiğini, bu sayede çocukların hayata atılmasının geçe kaldığını söylüyor. Günün sonunda hayata geç kaldığını hisseden ve kendilerini vasıfsız gören bu çocuklar, yeni bir şeyler denemek ve risk almak yerine zorunlu okul eğitiminin de ona verdiği yetkiye dayanarak işçi olmaya kendileri aday oluyor. ‘Kendi işinin patronu’ değil. ‘işçi’ oluyorlar. Küçük işletmelerin yok olması ve büyük ekonomi devlerinin palazlanmasıyla tek başına cılız seslerden ibaret olan bu işçiler, kendi standartlarını kendileri belirleyemez hale geliyor. Ona ne layık görülmüşse ömrünü o şartlara teslim ediyor. Her ne kadar toplu hareket ederek bu durumu değiştirme güçleri olsa da kendini bu sisteme mecbur zanneden bu işçiler böyle bir yola başvurmuyorlar.
Tüm bunlar olurken o içgüdülerinden gelen ama gerçek hayatta başaramadıkları mücadele etme, gücünü gösterme, başarmış olma hislerini tatmin etmek için mesaiden artakalan zamanlarında ekran başına oturuyorlar. Çeşitli videolar, oyunlar ve malum içeriklerle bu karşılanmamış ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorlar.
Kitap, geçmişten birçok başarılı insanın adına değinmiş. Okul eğitimini tamamlamamış hatta kimisi sadece ilkokul mezunu bu insanlar, hayata erken yaşta atılmış, mücadeleci, kendi gücüne inanan ve günün sonunda toplum tarafından ‘başarılı’ görülmüş, takdir görmüş insanlar ve kimse onların mezuniyetlerini merak etmiyor. Manidar.

