KİTAP

HAYATI YENİDEN KEŞFEDİN

Sıfırdan başlamak, kimlik ve kişiliğimizi tüm geçmiş etkilerden arındırarak baştan oluşturmak ne derece mümkün bilemiyorum. Fakat bu kitap tam da bunun için bir başlangıç kitabı niteliğinde. Annemizden, babamızdan, öğretmenlerimizden, bizi yetiştiren ve bize etki eden herkesten öğrendiğimiz düşünce kalıplarını fark etmemizi ve bize ayak bağı olan ve zarar veren düşüncelerden uzaklaşmamızı amaçlıyor.

   Terk edilme korkusu, insanlara güvenememek, bağımlı, güçsüz, ya da kusurlu hissetmek, mükemmeliyetçi olmak, duygusal yoksunluk çekmek, sosyal ilişkilerde zorluk çekmek, aşırı içe kapanıklık ve tutuk olmak, boyun eğici olmak ya da bencil ve şımarık olup her şeyi kendinde hak olarak görmek bizim gerçek kişiliğimiz olmayabilir. Bunlar bize insanlar tarafından öğretilmiş olabilirler. ‘Senden adam olmaz!’ , ‘Aynı baban gibisin!’ ‘Bizim çocuk çok tutuk, içine kapanık.’ gibi cümlelerle çocuk yetiştiren, baskıcı, çocuğunu utandırarak ya da aşağılayarak büyüten ya da tam tersi umursamaz, başıboş bırakarak, sahiplenmeden büyüten ebeveynler-vasiler, baskıcı öğretmenler ve akranlar sonucu çocuk olmadığı bir insan olduğuna inanıyor. Hayatı boyunca onu yetiştirenin iç sesiyle yaşıyor, kendine onun sesiyle sesleniyor ve büyüdüğünde ya o kişiye dönüşüyor ve karşısındaki çocuğa da aynı şekilde davranıyor ya da tam tersi bir kişilik geliştiriyor ama burada da ölçüyü tutturamıyor.

Kitap bu inanç kalıplarını daha kolay fark edebilmemiz için çocukluğumuza dair on iki tane şema belirlemiş. Duygusal yoksunluk, bağımlılık, başarısızlık, mükemmeliyetçilik, haklılık, terk edilme, sosyal izolasyon, boyun eğicilik gibi şemalar var. Her bir şema detaylıca anlatılıp ne gibi yaşantısı olanların bu şemaya sahip olabileceğinden bahsedilmiş. Eski danışanların hayat hikayelerinden ve iyileşme süreçlerinden örnekler verilmiş. Daha önemlisi kitapta her şema için o şemanın bizde ne derece bulunduğuna dair testler ve şemadan nasıl kurtulabileceğimize dair pratik öneriler bulunuyor.

İnsanın kendini çözümlemesi çok keyifli fakat itiraf etmeliyim ki asıl zorluk bu noktadan sonra başlıyor. Çünkü hangi duygu ya da düşüncenin hangi olay sebebiyle bize yerleştiğini anlamak çok önemli fakat daha önemli olan o duygunun bize ait olmadığını kabul edip köklü bir şekilde ondan kurtulmak. Uzun yıllar önce oluşup uzun zamandır hayatımızın gerçeği olan bu duyguyu bir çırpıda değiştirmek de maalesef o kadar kolay değil. İstikrar, gerçek inanç ve gerekirse yeni bir sosyal çevreye ihtiyacımız olacaktır o dönemde; bizi destekleyen ve varlığımızı olduğumuz hali ile onaylayabilen, koşulsuz sevgi ve saygı duyabilecek bir çevreye… Fakat süreç ne kadar zor olursa olsun hayatımızdaki küçük değişimlerin keyfi ve enerjisi bizi yeni adımlar atmaya motive edecektir. Çünkü her küçük değişim omzumuzdan bir yük daha eksiltecektir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir