DENEMELER

YAŞLILIK ÜZERİNE

Hayat minicik dünyalarla başlar ve bir insan tüm dünyan olur. Sonra bir ev, bir mahalle… Sonra büyürsün ve belki tüm dünya ayaklarının altında gibi olur. Hop orada hop buradasındır. Dün dünyanın öbür ucundayken bu gün evindesindir. Birçok tanıdığın olabilir. Geniş bir çevren… Belki bir çocuğun yenilmez gördüğü babasısındır. Ya da üç günlük işi bir günde halledebilen bir süper kahraman.

Sonra bir gün işlerin ters gittiğini fark edersin. Artık eskisi gibi dayanma gücün yoktur. İlk etapta kabullenmek istemezsin. Ama dünya ya, o sana gerçekleri gün gün fısıldar. O geniş dünya bir bir daralmaya başlar. Önce bir ilçe sonra birkaç mahalle sonra bir ev ve en son belki de tek bir insan…

Tanıdığın insanların bir bir yok olması, dünyanın değişmesi, her şeye yabancılaşmak… Bir zamanlar seni yıkılmaz dağ gibi görenlerin sana kırılgan bir çocuk gibi davranması… Zor velhasıl yaşlılık. Dünyaya onların gözünden eğilip bakmak lazım. Eğilmek diyorum çünkü bir de bu ekleniyor bu hikayeye. Dünyaya yeni bir yerden bakış… Hayatın en tedirgin sürecine adım adım giderken belki de en desteğe ihtiyacı olan onlardır. Öyle ya, var mı daha ötesi? Var mı daha büyük bir yüzleşme?

Öte yandan hayat kapalı kutular ardındayken yaşanmış sayılmıyor. Varsa o kutudan çıkma istekleri, izin vermek lazım, sonucu ne olursa olsun. Zamanında bize verdikleri gibi. Çünkü var olmak risk altında olmak demektir. Yaşamadan yaşamış olmaksa en kötüsü.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir