DENEMELER

MÜKEMMELLİK MÜMKÜN MÜ?

Tüm dünya ve tüm çağlar adeta erdem övgüsü yarışında, hep bir mükemmellik peşinde koşmuş. Tüm dinler, Antik Yunan, Uzak Doğu öğretileri hep erdemleri ve o erdemleri taşıyabilen insanları yüceltmiş. Hâlbuki bunları yaşayabilenler de çok nadirdir. Ya abartılmış efsanevi kahramanlardır bunlar veya dağın başında bir keşiş. Şehirde ve insanlardan izole olmadan erebilen pek görülmemiştir.

İslam inancında bile günah işlemeyen varlıklar olsaydık yok edilip yerimize günah işleyip tövbe eden varlıklar yaratılacağı söyleniyor. Özgürlük nimetinin kaçınılmaz bir yan etkisi bu sanki ve belki de mevzu sadece deneyimlemek ve ardından özgür akılla sorgulayarak değerler oluşturmak. Yani basmakalıp değerler ezberlemek yerine içselleştirerek öğrenmek.

Kendine karşı utanç ve suçluluk duygusunun frekans değerinin 20-30 Hz olduğunu (yani ölümden bir tık yukarıda) öğrendiğimde, çok uzun süre bu duygularla kendine bakmış insanların halini düşünmeden edemedim. Çok ciddi bir aşağılık duygusu bu. Ve ciddi bir telafi çabası doğurur. İnsan bunu telafi etmek için neler vermez ki?

İşte insan bunun telafisi için mükemmellik yarışına giriyor. Öyle bir yarış ki bu ve öyle çok emek veriliyor ki, günün sonunda içte, çok derinlerde bir kibir ve başkalarının fütursuzluğuna karşı aşırı bir nefret doğuyor. Bu kadar çaba harcamışken kendi kötülüğünün gözüne bakmak da çok zor geliyor artık insana. Kendi karanlığınla yüzleşemiyor ve günün sonunda mükemmel olmaya çalışırken tüm karanlığını reddederek içine gömüp patlamaya hazır bir bombaya dönüşüyorsun.

Velhasıl utanç duygusuyla başladığımız bu yolculuk, tanrılaşma çabasıyla son buluyor. İnsanlığın düşünerek sorgulamaya başladığı ilk çağlardan beri farkında olmadan peşine düştükleri şeyle… Bunun sonuçlarını, eline bir yetki verilen ya da gücü ele geçiren kişilerin davranışlarında görebilirsiniz. Bu açıdan mükemmel olunamayacağının kabul edilmesini insanın yeri geldiğinde hatalar yapabileceğini bilmesini çok değerli buluyorum. Bu vesileyle belki günahkâr oluruz fakat en azından tiran olmamış oluruz.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir